Archive for 2013-03-03

9 Mart 2013 Cumartesi

Nba 2012-2013 sezonu kıyasıya bir mücadeleye sahip oluyor. Çoğu takım kadroda rotasyon değişikliğine gitti. Yazın olan transferler,takaslar her zaman ligi heyecan bakımından bir adım daha ileri attı. Şimdi elimizden geldiği kadar,şampiyonluk adaylarını ve play-off mücadelesi veren takımları inceleyelim. İlk olarak son şampiyondan başlamak gerek:


Miami Heat


Geçen senenin şampiyonu Heat kadro bakımından önemli takaslara imza attı. Ama hala en büyük sorunu uzunları. Center bölgesinin eksikliğini çekecektir özellikle de büyük maçlarda. Ray Allen gibi birinin takıma 6.adam olarak katılmasıda çok büyük bir avantaj oldu Heat adına. Tabikide şampiyonluğun bana göre yine en büyük favorisi Miami. LeBron ve Wade ikilisi gerek penetreleriyle gerek şutlarıyla bu takımı her zaman rakiplerinin önünde tutmayı başarıyor. Şutörlerinin de gününde olduğu maçlarda yenilmezler. Şunu da söylemek lazım Wade ve Bosh'ın da iyi katkı vermeleri şart eğer yüzük istiyorlarsa. Wade geçen seneki play-off'ta eleştiriler almıştı kötü performansından dolayı. Heat geçen seneye oranla çok daha diri. LeBron ikinci yüzük için her şeyi yapabilir. Şu anda da MVP sıralamasında lider durumda LeBron. Şu bir gerçek ki Heat doğuda açık ara favori gösteriliyor,şampiyonluk için de en büyük aday..               

Boston Celtics
Celtics, Doğu’da Heat'ten sonra favori gösterilen takımdı sezon başı. Ama onlarda iyi başlayamadılar. Doğu'da yine Heat'i en çok zorlayabilecek takım Celtics'tir. Ray Allen takımdan ayrıldı,ama bence ayrılması çokta büyük bir sorun değil. Terry,Lee,Bradley gibi isimlere sahipler. Eğer yeni “Big Three” yani Garnett,Pierce,Rondo her zamanki gibi oynarlarsa ve 2 numara rotasyonundan iyi katkı gelirse Heat’i elemeleri sürpriz olmaz.

New York Knicks
Doğu takımlarını incelerken New York'u es geçmek olmaz. Brewer-Felton-Kidd-Camby transferleriyle rakiplerinin gözünü korkuttu Knicks. Tek büyük kayıpları geçen senenin flaş ismi Jeremy Lin. Ama bence yerine Knicks'e daha uygun olan Jason Kidd'i getirdiler. Jason Kidd bu takımda iyi işler yapar. Bence ligin en hızlı uzunlarına sahipler. Amare ve Chandler 'ın dışında Carmelo'nunda pota altında müthiş işler yaptığını biliyoruz. Bu sene Knicks geride kalan son 2 sezonun telafisini müthiş bir şekilde yapabilir. Yarı final gelebilir.
Doğu'da iyi işler yapacak üç-dört takım daha var. Biri bu senenin flaş takımı Pacers. Paul George ve David West ikilisinin müthiş performansı üstüne birde Hibbert ve Hill'den gelen katkılar ile şuan da Doğu'da ikinci sırada Pacers. Bir diğer takım geçen senenin talihsiz takımı Bulls. Bulls'ta D-Rose'un yavaş yavaş takıma döndüğünü ve yaklaşık 2-3 maç sonra oynayabileceğini düşünüyorum. Boozer-Noah-Deng üçlüsünün yanına Robinson ve Hamilton'ı da eklersek iyi bir rotasyona sahip olduklarını görürüz. Tabi en çok üzüldüğüm nokta Derrick Rose..Ve son olarak Brooklyn Nets'e bakalım. D-Will'in müthiş performansı Brook Lopez'in mücadelesi ve Joe Johnson'ın katkısı Nets'i iyi yerlere taşır. Doğu yarı finali yapabilirler.
Geçelim batı adaylarına. İlk olarak geçen senenin batı konferansı şampiyonuna bakalım.


Oklahoma City Thunder
Geçen sezonun en iyi 6. Adamı olan James Harden'ı kaybettiler. Bana göre Thunder için çok büyük bir kayıp. Thunder,3 yıldır NBA sayı kralı olan Kevin Durant, Russell Westbrook,İbaka gibi yıldızları ve derin kadrosu ile Batı'da yine en önemli aday. Oklahoma için yazılacak çokta fazla bir şey yok. Geçen seneyi herkes hatırlıyordur zaten. Bu takım yine finale kadar gider.
San Antonio Spurs
Ligde açık ara beğendiğim en iyi takım. Oyun anlamında,sistem anlamında takır takır işleyen bir yapıya sahipler. Koç Popovich NBA’nin en iyi koçudur bana göre. Spurs yaşlı bir kadroya sahip ama tecrübesi yeter bu takımın. Yine Parker-Ginobili-Duncan üçlüsü harika işlere imza atacaklardır. Büyük ihtimal konferansı 1. veya 2.bitirirler. Batı finaline kadar yolları açık.

Los Angeles Clippers
Clippers'ta son iki yıldır çok değişen takımlar arasında. Kalite bakımından çok daha üst seviyedeler. Paul-Griffin gibi müthiş anlaşan bir ikiliye sahipler. Jamal Crawford'u da unutmamak lazım. Kritik anlarda kritik şutlar sokan biri. Benchden aldıklaru muazzam katkıyı da unutmamak lazım. Ancak Clippers için fazla ümitli değilim. Büyük ihtimal Spurs-Thunder tarafından süpürülürler.

Los Angeles Lakers
Gelelim Los Angeles'ın Lakers kısmına. Bu sene kim ne derse desin en iyi kadroya sahip olan takım. Ancak işlerin o kadar da güzel gitmediğini ve hala play-off dışında olduklarını söylemek gerek. Bence play-off'a kalırlar. Lakers, kağıt üzerinde, NBA’in en iyi ilk 5ine sahip. Nash-Kobe-Artest-Gasol-Howard…Ama ''kağıt üzerinde'' işin aslı pekde öyle değil. Sakatlıktan çok çekti Lakers. Rezalet denecek kadar kötü bir başlangıç yapılması,koç değişikliği derken bir baktıkki Lakers play-off dışında. Lakers hakkında yazılacak çok şey var ama kısa tutuyorum. Kobe'den bahsetmeye başlarsam bu yazının sonu gelmez. O kupayı,o yüzüğü fena şekilde istiyor ve bana göre MVP'nin en büyük adayı. Tabi Kobe'nin o azmine rağmen umursamaz davranan Howard'ı görünce kahrolan bir tek ben olmuyorumdur sanırım. Lakers şampiyonluk için yine en büyük favorilerden biri..

Batı'da bu dört takımdan sonra gelen iki takım Nuggets ve Memphis. Ama yukarıda bahsettiğim dört takımdan bu takımlara fazla şans vermiyorum.

Son olarak kısaca özet yapıp bitireyim. Batı finalini Spurs-Thunder-Lakers üçlüsünden biri yapar. Doğu'nun şampiyonu rahar bir şekilde Heat olur. Nba tarihinin en iyi play-off'unu yaşayacağız gibi bir his var içimde.


Her şey bunun için

Tag :, Tag :, Tag :
8 Mart 2013 Cuma
Yeni Bir Başlangıç

Fenerbahçe'nin pazar günkü rakibi son haftalarda çıkışta olan Bursaspor.



Önce Bursaspor'dan başlayalım. Konu ekip eksikler konusunda biraz sıkıntılı. Hafta başında Basser ve Pinto'nun sakatlık haberleri gelmişti. Son olarak Serdar Aziz ve Ferhat Kiraz'ın da pazar günü bu önemli maçta forma giyemeyeceği açıklandı. Kağıt üzerinde çok önemli eksikler gibi dursa da sahaya ne kadar yansır onu pazar günü göreceğiz. 



Konuk ekip adına olumlu noktalara bakacak olursak eğer Hikmet Karaman'ın gelişi ile Batalla'nın yükselen grafiğini herhalde ilk sıraya yazarız. Oynanan tempolu oyunun baş mimarı Arjantinli. Bursaspor adına pazar günü yine kilit rol oynayacak ve takımın saha içi lideri olacak. Bursaspor'da diğer dikkat edilmesi gereken oyuncu ise Belluschi olacak. Oyun anlayışı ve ayağının çok düzgün oluşu Bursaspor adına bir diğer avantaj. Devre arası takıma katılan Edu'nun da takıma güzel bir dinamizm kattığı ortada. Yükselen performansını pazar günüde göstermesi olası. 



Şimdi de maça Fenerbahçe açısından bakalım. Ev sahibi ekip hafta içi Plzen deplasmanında güzel oyunuyla 1-0 kazandı. Takımda derbi sonrası bozulan moraller Plzen galibiyeti ile bir nebze olsun düzeldi. Son dönemdeki oyuna bakacak olursak Fenerbahçe Kadıköy'de yine favori olarak sahaya çıkacak. 


Zorlu maç öncesinde Fenerbahçe'de tek eksik Pierre Webo. Kamerunlu oyuncu Plzen karşısında yaşadığı sakatlık sonrası pazar günü sahada olamayacak. Peki Webo'nun yokluğu Fenerbahçe'nin oturdu denilen kadrosunu nasıl etkileyecek? Kendime göre yorumlayayım. Alternatifi bol olan bir kadrosu var Fenerbahçe'nin. Webo yerine Semih ileride başlayabilir, veya Sow merkeze çekilip Caner solda başlayabilir. Bir diğer alternatif ise Kuyt'ın merkeze çekilip -ki bu bölgede harika işler yapar- Krasic veya Mehmet Topuz ikilisinden birisi sağda başlayabilir. Yani alternatifler çok fazla. 



Fenerbahçe pazar günü yine sabırlı oyununu oynayacaktır. Ev sahibi olmanın verdiği avantajı sonuna kadar kullanacaktır. Ayağa paslarla, kontrollü oynayarak -perşembe günü olduğu gibi- eninde sonunda gol veya goller bulacaktır. Bu hafta kazanmanın diğer artısı da lider Galatasaray'ın yine puan kaybetmesi sonucu puan farkını 4'e indirme fırsatı. Fenerbahçe bu sene bu fırsatları her seferinde elinin tersiyle itti. 7-8 hafta verilen ikramları kabul etmedi. Lakin ligin bitimine az bir süre kala bunu değerlendirmesi şart. Oyuncularda bunun farkındadır. Zira Bursaspor'un bu eksikleri, Fenerbahçe'nin son haftalardaki güzel oyunu ve Galatasaray'ın yine puan kaybı yaşadığı bir haftada Fenerbahçe yine kazanamazsa bir izahı olacağını düşünmüyorum. 

Yazının başlığında yazdığım gibi bu maç Fenerbahçe için yeni bir başlangıç olacak. Galip gelinmesi durumunda geçen hafta sönen umutlar bu hafta yeniden yeşerecek ve takım yine şampiyonluk adayları arasına girecek. Eğer futbolcular inanmışlarsa pazar günü sahada inanılmaz bir Fenerbahçe olacaktır. Benim düşüncem bu yönde. Fenerbahçe pazar günü taraftarını memnun eden bir galibiyet alacaktır. 




Yeni Bir Başlangıç

Posted by Unknown
7 Mart 2013 Perşembe
Güzel Oyun

Fenerbahçe Avrupa maçlarında sergilediği kontrollü oyunun meyvelerini toplamaya devam ediyor. Bugün rakip son dönemlerde Avrupa'da adından söz ettiren, Atletico Madrid ve Napoli gibi takımları yenmiş Viktoria Plzen idi. Maç öncesi karamsar bir hava vardı herkeste. Sebebi ise Plzen'in bir önceki turda Napoli gibi kalbur üstü bir takıma iki maçta 5 gol atıp gol yememesi idi. Bunlara ek olarak karamsarlığın diğer nedenleri ise Plzen'in Avrupa kupalarında kendi evinde oynadığı son 7 maçı kazanması, son 16'ya kalan takımlar arasında en golcü takım olması (16 gol) , ve son dönemlerdeki parlayan oyunu idi.



Fenerbahçe kontrollü oyunun meyvelerini topluyor dedik. Peki bugün kazanmak için ne yaptı Fenerbahçe? Söyleyelim; her şeyden evvel rakibi çok iyi analiz etmiş Aykut Kocaman ve kurmayları, bu konuda bir tebriği hak ediyorlar. Savunma dörtlüsünün maça çok konsantre olduğunu gördük, buna ek kadroda olduğu her maç eleştirilen Selçuk Şahin'in neredeyse sıfır hatayla oynaması, Sow'un ilerideki bireysel becerisi ve hırsı, Gökhan Gönül'ün kendi kanadını hücum anlamında çok iyi kullanması, ve Ziegler'in zaman zaman etkili oluşu. Bu saydıklarımız bugün Fenerbahçe'nin Çek Cumhuriyeti'nden zaferle dönmesini sağlayan başlıca etkenler oldu. 



Gökhan Gönül'e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Son maçlardaki istekli oyunu bu maçta da vardı. Hem hücum hemde savunma anlamında Gökhan yine üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Golün oluşumunda da baş rolü oynadı zaten. Umarım böyle devam eder.

Maç sonunda Plzen'in vasat bir takım olduğu yorumlarını gördük. Buna katılmıyorum. Bugün sahada vasat bir Plzen olmasının nedeni tamamen Fenerbahçe'nin oyun anlayışı oldu. Aykut Kocaman'ın maç öncesi planladığı her şey sahaya yansıdı. Hocalar her maçtan önce kafalarında maçı en az 1 kez oynarlar. Bana kalırsa Aykut Kocaman kafasında oynadığı maçın aynısını bugün Plzen deplasmanında sahaya yansıttı. Rakibin etkili ayaklarını durdurması, orta sahadaki tatlı sert oyun, savunma hattının pür dikkat oluşu Plzen'in Fenerbahçe kalesinde etkinliğini en aza indirdi. Maç boyunca 1 tehlikeli pozisyona girebildi ev sahibi takım. O da kaleci Volkan'ın bir anlık boşluğunu gelmiş olacak ki, Selçuk Şahin'e attığı mantıksız pas sonucu kazanılan topla yaratılan tehlike oldu. Onun haricinde ev sahibi ekip Fenerbahçe kalesine gelemedi. 



Fenerbahçe için bu tur artık %70 bitmiş durumda. Kadıköy'de oynanacak rövanş maçında da bugün izlediğimizden farklı bir oyun izleyeceğimizi sanmıyorum. Yine sabırlı, kontrollü bir Fenerbahçe olacaktır sahaya. Plzen'in gol bulma zorunluluğunu avantaja çevirip skora gitmesini bileceklerdir. Ve bu kontrollü oyun aynı ciddiyette devam ederse Fenerbahçe için Amsterdam hayal değil. Tabi bütün bunların yanında kura şansı da önemli bir faktör.


Güzel Oyun

Posted by Unknown
Bir Geri Dönüş Hikayesi 

İstanbul'da 2005'in mayıs ayında öyle bir olay yaşandı ki.. Futbolun 90 dakika olduğunu, önce inanmanın gerektiğini tüm dünyaya gösteren bir takım vardı.. Evet, o takım ''Kırmızılar'' lakaplı Liverpool.. Rafa'nın adamları Milan'a sıcak mayıs akşamında buz gibi bir gece yaşatmışlardı.. Nasıl mı? İşte böyle: 


Bir Geri Dönüş Hikayesi

Posted by Unknown
Selim Ay 

Selim Ay 1991 yılında Antalya'da dünyaya geldi. Futbola Kepezspor'un alt yapısında başlayan Selim 2008 / 2009 sezonunda Konyaspor'un alt yapısına geldi.



Aslında Selim'in ismini hepimiz geçen sezon duyduk. Konyaspor'a verilen transfer yasağının ardından camia gençlere yönelmiş ve Selim gibi birçok arkadaşı da A takımda kendine yer bulmuştu. Dönemin hocası Osman Özdemir yönetiminde hemen hemen her maç görev alan Selim bulduğu forma şansını çok iyi değerlendirdi o dönem. O sene Konyaspor süper lige çıkamasa da Bank Asya 1. Lig'in en az gol yiyen takımı olmuş (25 gol), istatistiklere bakıldığında genç Selim ligin en verimli savunmacısı olmuştu.



Stoper mevkisinde oynayan bir oyuncuya göre ayağı çok düzgün olan Selim -bunun nedeni kariyerine forvet olarak başlaması- geçen sene Konyaspor'a büyük katkılar sağladı dedik. Tabii bunda partneri Erdinç Yavuz'un da büyük katkısı var. Trabzonspor gibi bir takımda yıllarca forma giymiş, milli takım tecrübesi olan Erdinç, Selim'in gelişiminde de ona yardımcı olan insanlardan oldu. Genç bir oyuncuya göre sırıtan hatalar yapmayan, tecrübeli bir savunmacı edasında oyununu oynayan Selim gelişime açık olduğunu o senede gösterdi. Ve sezon sonu geldiğinde başta Beşiktaş olmak üzere süper ligden birçok takımla ismi anılmaya başlandı.



Bu sezona Konyaspor Hüsnü Özkara yönetiminde başladı. Geçen sezonun iskeleti bozuldu ve takım lige istediği başlangıcı yapamadı. Ardından hoca değişikliğine giden Konyaspor'da koltuğa Uğur Tütüneker geldi. Uğur hocanın gelmesi ile birlikte Selim 2 sene evvel olduğu gibi yine savunmanın bel kemiği ve atakları başlatan adam oldu. 



Futbolu yakından takip edenler Selim'i sadece Konyaspor'dan değil milli takımdan da tanıyabilir. Geçtiğimiz haziran ayında Ümit Milli Takım'ın Macaristan ile oynadığı 2013 Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı kadrosunda kendine yer bulmuştu Selim. Eğer kariyerine aynı ciddiyette ve profesyonellikte devam ederse birkaç seneye kalmaz Selim'in ismini daha çok duyacağımızdan eminim.

Scout Ekibi : Selim Ay

Posted by Unknown
6 Mart 2013 Çarşamba
Sezona şampiyonluk parolasıyla başlamıştı Fenerbahçe. Ama işler pek de istenildiği gibi gitmedi. 24 hafta da sadece 40 puan topladı. Beklentilerin çok fazla altında kaldı Sarı-Lacivert'li ekip. Gelecek 2 maç onlar için sezonun tamam ya da devam maçları olacaktır. Şimdi o 2 maçı liderin maçları ve durumu ile göze alıp karşılaştırmasını yapalım ve düğümün ne durum da olduğunu tartışalım.



25. haftaya giriyoruz, geri de sadece 10 hafta kaldı ve lider Galatasaray'la Fenerbahçe'nin arasında ki puan farkı 7. Evet yanlış değil YEDİ. Şampiyonluğa oynayan bir takımın hele ki ligin bitimine sadece 10 hafta kalmışken liderle arasında 7 puan fark varsa işler çok ama çok zora girmiştir demektir. Bir de lider Galatasaray'ın kadrosunda dünyaca ünlü Drogba ve Sneijder varsa. Ama futbolun cilvesi vardır, olası bir sakatlık veya formsuzluk durumunda neyin ne olacağı belli olmaz.



Fenerbahçe'nin kalan 10 maçının 5'i Kadıköy'de oynanacak. Bu pazar günü Bursaspor'u ağırlayacaklar. Bu sezon Bursaspor ile oynanacak 4. maç olacak bu. Diğer 3 maçı da stat da izleme şansı bulmuştum. Bursa'da oynanan lig maçı berabere bitmişti. Kupa maçın da ise Fenerbahçe çok zorlanmıştı ve son yarım saatte yaptığı oyuncu değişiklikleriyle sahadan galip ayrılmıştı. Kadıköy'de ki kupa maçında da tüm maç tek kale oynayıp rahat bir şekilde galip gelmişti. Bu maçta ise varını yoğunu ortaya koyacaktır Fenerbahçe. Puan kaybına tahammülü olmayan Fenerbaçe'nin, 2 önemli oyuncusu olmayacak Bursa'dan 3 puanı alacağını düşünmekteyim. Lider Galatasaray ise cuma günü Gençlerbirliği'ni ağırlayacak. Hafta içi Şampiyonlar Ligi maçına çıkacak olan Galatasaray'da Fatih Terim cezası nedeniyle karşılaşmayı tribünlerden takip edecek. Her ne kadar aklı Avrupa'da olacak liderin kendi evinde puan kaybına izin vermeyeceğini düşünüyorum aksi durum da lig çorbaya dönebilir.

Gelecek hafta ise zorlu Antalya deplasmanına gidecek Sarı-Lacivert'li ekip. O maç kırılma maçı olacaktır Fenerbahçe açısından. Fenerbahçe Antalya maçını oynayacağı hafta lider Galatasaray zorlu Kayserispor maçına çıkacak. Aşırı formda olan Kayseri'nin liderden puan alacağını düşünecek olursak, Fenerbahçe bir anda şampiyonluk yarışına tekrardan dahil olabilir. Bu sürecin en belirleyici aşaması ise hiç şüphesiz Galatasaray'ın Avrupa macerasının durumu. Gözünü Şampiyonlar Ligi'nde yukarılara dikmiş olan lider, olası bir tur zaferinde ligi 2. plana atabilir. Böyle bir şey olacak olursa Fenerbahçe'nin lig macerası sürebilir tabi ki Mehmet Özdilek'in talebelerinin mağlup olacağını düşünürsek.




Beşiktaş'ı hesaba hiç katmadım çünkü onların bu sezon şampiyon olmaları tamamen sürpriz olur. Bu sürprizin gerçekleşeceğine inanmıyorum.

2012-2013 sezonunun şampiyonu çoğu kişiye göre belli oldu ama ben biraz da olsa olaya mantık çerçevesin de baktığım için bu yazıyı yazdım. Bu çokluğun ben durum değerlendirmesi yapmadan böyle düşündüğü fikrindeyim. Bu yazıyı da onlar için yazdım. Görüldüğü gibi neyin ne olacağı hala belli değil. Bir de 33. hafta Galatasaray Kadıköy'e gelecek. Çok kritik geçecek 2 haftanın ardından sonra ya kilit kırılır ya da işler iyice sarpa sarar. Futbolda neyin ne olacağı 90. dakikaya kadar belli olmaz, ''top yuvarlaktır''.

Top Yuvarlaktır

Posted by Unknown


Ilk önce oyuncularla ile yasadigi sorunlara deginecegim. 3 yilda sorun yasadigi yasadigi oyuncular : Alex De Souza, Andre Santos, Emre Belozoglu, Miroslav Stoch, Sezer Oztürk, Milos Krasic.

Bir Teknik direktörün 3 sene de bu kadar fazla oyuncuyla sorun yasamasi dogal mi? Kendi oyunculariyla sorun yasayan bir Teknik Direktörün oldugu yerde huzur olabilir mi?

Olmadigini da net görüyoruz. Aykut Kocaman döneminde takim içinde sayisizca kavga ve tartisma olmustur. Buna en son örnekler ise Egemen - Gökhan Gönül ve Orhan Sam - Emre Belözoglu tartismalaridir. Takim da huzur olsa emin olun ki böyle tartismalar sıkca yasanmazdi.Bu yasanan sorunlarin da son bulacagini sanmiyorum.

Aykut Kocaman'in bazi takintilari oldugu orta da. Nedense illa ki bir oyuncuyla sorun yasamasi gerekiyor.
Yasadigi en buyuk sorun ise Alex ileydi. Geldigi ilk günden beri Alex'i istemedigini net olarak belli ediyordu. Ama sunu unutmasin ki Aykut Kocaman döneminde kazanilan 2 kupa da en büyuk pay Alex'indi. Lig Sampiyonu oldugumuzda 28 gol ve 15 asistlik inanilmaz bir katki vererek sampiyonlugun mimarcisiydi. Kazanilan Turkiye kupasinda da katkisi çok büyüktü. Final macinda ki performansi bile bunu gosteriyordu. Bursa macinda 1 gol 3 asistlik harika bir performansa imzasini atmisti.

2 Yilda Alex sayesinde 2 kupa kazanan adam, Bu senenin basinda istedigini gerceklestirdi ve Alex'i takimdan gönderdi.

Isin teknik, taktik, oyun kismina gecelim simdi de.

Geldiginden beri Alex'siz sistem ve 10 numarasiz bir sistem diyip duruyordu. Alex gitti oynadigimiz sisteme bakiyoruz 10 numarali sistem yine de. 10 numara da oynayan isim ise Cristian Baroni.

Yillardir 10 numarasiz sistem diyip duran bir kisi neden hala ayni sisteme devam ediyor? Bu bile tek amacinin ne oldugunu belli etmiyor mu?

3 yildir bu takima sistem oturtamayan bir Teknik Direktör basarili midir? Degildir tabiki de Aykut Kocaman'in oldugu 3 yilda takimin ilerlemesi lazimken geriye gittik. Ve Aykut Kocaman doneminde harcanan transfer butcesi 90 milyon euro'ya yakin. Bu kadar harcamaya ragmen bir sistem oturtamadi..

Tarihimizin en iyi kadrosu bu sene ki kadrodur. Ama gelin görün ki bu sene aldigimiz puan 24 macta 40 puan.  Oynadigimiz oyunu söylemeye gerek de yok. Bu kadroyla bu kadar rezalet gitmeyi sadece Aykut Kocaman basarirdi herhalde.
Kaybedilen puanlarda ise Aykut Kocaman'in hatalarinin çok yüksek oldugu asikar. Cikardigi ilk 11'ler, mac icinde yaptigi sacma degisiklikler bu kadar puan kaybina neden oldu.

Gol attigimiz an takimi geriye çekmesi kabul edilemez birsey zaten. Biz Fenerbahce'yiz ama gel gör ki Aykut Kocaman bizi Ankaraspor olarak görüyor galiba. Yillardir göze hos gelen bir futbol oynuyorduk ama Aykut Kocaman geldiginden beri Korkak Bir Oyun sergiliyoruz. Ligin en kötu takimlarina karsi bile gol attiktan sonra geriye çekilip baski yiyoruz.

Evet, Aykut Kocaman'in oynatmak istedigi futbol bu olabilir ama taraftarin görmek istedigi oyun bu degil.

Bir de Aykut Kocaman'in son yaptigi Krasic icin aciklamasi hakkinda bir kac birsey soyleyeyim. Aykut Kocaman, Krasic sisteme uymuyor diye açiklama yapti. Soralim o zaman. Krasic'i neden aldirdin o zaman? Gercek sag kanat oyuncusu Krasic sisteme uymuyor da mevkisi Forvet olan Kuyt neden sag kanatta oynuyor? Resmen yaptigi açiklamalarla çelisiyor. Sisteme uymuyorsa almayacaktin. Aldin ve adami oynatmiyordu ve klube 7-8 milyon euroluk kazik atmis oluyorsun.

Ve Son Olarak, Aykut Kocaman burasi Istanbulspor, Konyaspor ve Ankaraspor'a benzemez. TURKIYE'NIN EN BUYUK TAKIMININ BASINDA OLDUGUNU HATIRLATALIM SANA. BURASI FENERBAHCE



Burasi Fenerbahce

Posted by Unknown

Kocaman Bir Umut Devam Ediyor

Aykut Kocaman..Belki de bu ülkenin en çok eleştirilen insanı..Neden? Olan puan kayıpları..Haklılar da bir yandan.Bende yeri geldi çok fazla eleştirdim hocayı.Ama olaya şu yönden de bakmak lazım: Aykut Kocaman Fenerbahçe ye geldiğinden beri tam anlamıyla hangi sezon sadece futbol düşündü? Hangi sezon sadece takımı ve oyuncularıyla ilgilenebildi? Hep dış etkenler bunlara engel oldu.Futbolu geçen sene ve bu seneye göre daha fazla düşündüğü 10/11 sezonunda hocanın neler yapabileceğini gördük hepimiz.Tam umudumuz bitmişken o sezonda son maçta Sivas da Kocaman bir umut gerçeğe dönüştü.Yine dönüşmemesi için ben pek sebep göremiyorum.Kadro kalitesi olarak iki sene öncesine yakın hatta neredeyse eşdeğer bir kadro var.Yine o sezon olduğu gibi bu adam sadece futbol düşünürse dış etkilerle uğraşmazsa bu takım bu senede şampiyon olacaktır.


Eleştirilerin diğer bir odak noktası da korkak oyun.Evet takım bazı maçlarda korkak oynuyor.Ama bunu hocanın oyun stratejisi olarak kabul etmek büyük haksızlık.Zira yine iki sene öncesine dönelim.Özellikle de ligin ikinci yarısına.Her maçta rakibini boğan,sayısız pozisyona giren bir Fenerbahçe izlemedik mi hepimiz? Ee o zaman hocanın korkak oyun stratejisi neredeydi? Olaya bu yönden bakmak lazım bence.


Bu sezona bakacak olursak eğer,yine kötü başlayan bir Fenerbahçe vardı.Ardından tam oyun anlamda kendi toparlamış,muhteşem bir kasım ayı geçirmişti takım.Umutlanmıştık hepimiz.Artık sadece futbol konuşuyoruz diye.Ve ardından yine olaylar.Hangi olaylar mı? Eskişehir deplasmanında Caner in gördüğü saçma sapan kırmızı kart.Kayseri de otobüsün taşlanması.Göztepe maçından önce otobüsün taşlanması.Böyle bir ortamda bu takımın hocası ne kadar futbola odaklanabilir? Veya o takımın oyuncularını ne kadar saha içine motive edebilir? O takımda Kuyt,Moussa,Meireles gibi dünya çapında oyuncular var.Maçlardan önce böyle bir ortam gördüklerinde o adamları tekrar saha içine nasıl döndürebileceksiniz? 

Bazı işler dışarıdan bakıldığında kolay gibi geliyor.Şunu şöyle yap bunu böyle yap diyoruz.Bunu bende çok söylüyorum.Ama oturup düşündüğünüz zaman bazı şeyleri daha iyi idrak edebiliyorsunuz.Ve her şeye olumsuz yanından bakmayın.O niye böyle bu niye böyle muhabbetlerine en azından sezon sonuna kadar ara verin.Ve bu klibi iyi izleyin..







Yazimiza Salih Ucan'i tanitarak baslayalim. Salih Uçan Marmaris Mugla dogumlu. Dogum Tarihi : 6 Ocak 1994.

Futbola Marmaris Belediyespor altyapısında başladı orada gosterdigi oyun iyi olunca 2008 yilinda Bucaspor Alt Yapisina transfer oldu. Bucaspor Alt Yapisinda da basarili olunca 2010 yilinda A takima cikartildi.Ve o sene Profosyenel sözlesme imzaladi.

Kariyerinde ki ilk resmi maci ise Fenerbahce'ye karsi olmustur. Türkiye Kupasi macinda 4 dk oynama firsati buldu. 2010-2011 sezonunda sadece 2 macta görev aldi. Ikisi de Türkiye Kupasi maclarinda.

2011-2012 yilinda ise A takimda sürekli oynamaya basladi. O sezon toplamda 25 maça çikti. 1 gol ve 3 asistlik katki verdi. Oynadigi futbolla birçok Süper Lig klübünün listesine girmisti. Ama Salih Uçan tercihini Fenerbahçe'den yana kullandi. Fenerbahce Salih Uçan için Bucaspor'a 1.5 milyon Euro + Okan Alkan'i verdi.

Salih Uçan Fenerbahçe'de ki ilk resmi maçina ise Kadikoy'de ki Antalya maçinda çikmistir. Ilk kez Pendikspor'a karsi ilk 11 baslamistir. Fenerbahçe'de bu sene toplamda 15 mac görev aldi genç oyuncu. 15 macta 1 asisti bulunuyor.

Oynadigi Futbolla bütun herkesin begenisini kazanan genc oyuncu, Kendisine ornek gördügu ismin ise Sergio Busquets oldugunu acikladi.

OZELLIKLERI 

Salih Uçan'in en belirgin özellikleri bir ise Defansif ön libero da olmasi gereken sertlik ve agresiflik, pozisyon alma ve oyun zekasının oldukça yüksek olması. Oyun zekasinin yaninda tekniginin mükemmel oldugunu da söylemek gerekir. Attigi klas çalimlar, verdigi klas paslar ile simdiden Fenerbahce taraftarlarinin begenisi kazandi.

O ne kadar kendisini Busquets'e benzetse de bana göre tam bir Fellaini tipinde bir orta saha. Bir defansif ön liberoya gore çok teknik. Ofansif meziyetleri de çok iyi.


Scout Ekibi : Salih Uçan

Posted by Unknown
5 Mart 2013 Salı
Bize Ne Oldu? 

Bu sezon başlarken şüphesiz bütün Fenerbahçeli taraftarların aklında böyle bir sezon yoktu. Yaşanan malum sürecin ardından başkan Aziz Yıldırım ceza evinden çıkmış, bazı kesimlere göre kötü günler geride kalmıştı artık. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı bir türlü. Saha dışı sorunlar Fenerbahçe'nin yakasını bir türlü bırakmadı. İlk sorun Alex ile yaşandı. Spartak maçlarında ilk 11'de olmayan Alex Gaziantepspor maçında da 18 kişilik kadroda yoktu. Ve o örnek insan Alex kendi twitter hesabından ''kıskanılıyorum'' demişti. Ee sevgili Türk medyası da böyle bir malzeme bulmuş hiç kaçırır mı? Uzattıkça uzattılar. Hatta öyle ki ''Aykut mu Alex mi?'' sorusunu bile sordular. Takım o dönem sahada hiçbir şey oynamıyordu. Hoca ile Alex arasındaki gerginlik son hızıyla devam ediyor, Alex yine 90 dakikayı tamamlayamadan çıkıyordu. Deplasmanda Sivasspor ile oynanan maçta Alex oyundan alınıyor ve kendisini alkışlayan hocasının yüzüne bile bakmadan sahayı terk ediyordu. Bu olaylar 2-3 hafta daha devam ederken bardağı taşıran son damla Kasımpaşa'dan alınan 2-0'lık mağlubiyet oldu. Alex ikinci devre sahada değil tribündeydi o maçta. Nitekim o maçtan sonra da Alex'in sözleşmesi feshedilmiş taraftarın efsanesi Alex kovulur gibi gönderilmişti takımdan. Bu olayla birlikte taraftar ile Aykut Kocaman ve Aziz Yıldırım'ın arası açılmış artık herkes patlamaya hazır bomba haline gelmişti.



Fenerbahçe'nin önünde 2 maç vardı. Almanya deplasmanında oynanacak olan Mönchengladbach ve içeride oynanacak Beşiktaş maçları. Aykut Kocaman ve ekibi için hayati önem taşıyan bu iki karşılaşmadan Fenerbahçe kayıpsız çıktı. Hem de taraftarı tatmin eden bir oyunla. 

İnişli çıkışlı bir grafik sağlandı desek yeridir herhalde. Fenerbahçe futbol takımı 2 maç kazansa 3. maçta tökezliyor, bir türlü seri galibiyetler alamıyordu. Tam işler yoluna koyuldu derken Eskişehir'de bir adam çıktı ortaya. Edilmeyen küfürden Caner'i oyun dışı bırakan olmayan penaltıdan ev sahibini öne geçiren. Ve tam Fenerbahçe saha içine döndü derken tekrar saha dışı olaylar ile meşgul olmaya başlamıştı. Ne hoca ne de takım futbol düşünebiliyordu. Caner etmediği küfürden 2 maç ceza almıştı o bahsettiğim adam yüzünden. Art niyetli şekilde maça çıkmış bir hakem sahada neler yapabilir onun dersini Fenerbahçe üzerinden vermişti o gün. 



Fenerbahçe yeniden toparlanma evresine girerken Kayseri deplasmanına gidiyordu. Galatasaray ile puanları eşitlemek için. Fakat o da ne? Takım stada girmeden otobüs taşlanıyor, camlar aşağı indiriliyordu. Şimdi benim sorum şu, siz o takımın hocası olsanız böyle bir ortamda nasıl futbol düşünebilirsiniz? Veya o takımda Meireles, Kuyt, Sow gibi dünya çapında oyuncular var. Bu oyuncuları tekrar saha içini düşünmeye nasıl ikna edebilirsiniz? Nitekim olaylar sahaya yansımış Fenerbahçe 1-1 berabere kalarak Galatasaray'ı yakalama fırsatını kaçırmıştı.



Ve derbi günü geldi. Fenerbahçe kazanırsa Arena'dan lider dönecekti. Fakat dönüm maçlarından olan bu maçta da Fenerbahçe'nin yüzü gülmedi. Güzel oynanan bir oyun varken Meireles'in bir anlık siniri ile maç çığırından çıkmış ve Fenerbahçe yine bir hakem tarafından doğranmıştı. Maç öncesi Halis Özkahya için açıklamalar yapan Galatasaray camiası ise amacına ulaşmanın mutluluğu içinde derbi galibiyetini kutlamıştı. 



Kötü günler bitmek bilmiyordu. Karabük ile içeride oynanan maçtan önce futbolcular armalarını öpmüş ve maç sonunda sahadan 3-1 gibi bir skorla mağlup ayrılmışlardı. Sahada koşmayan, mücadele etmeyen bir takım vardı. Tribünlerin sabrı kalmamış istifa sesleri yükselirken maç sonu Aykut Kocaman beklenen açıklamayı yaparak istifa ettiğini kamuoyuna duyurdu. Fakat başkan Aziz Yıldırım bu istifayı kabul etmemiş ''Benimle beraber buradasın,ben gidince sende gideceksin.'' demişti. Kısaca kalkanını kaptırmak istememiştir sayın başkan. Ve futbolcular hocalarına söz vermiş ligin ikinci yarısında bambaşka bir Fenerbahçe izleteceklerini garanti etmişlerdi. Velhasıl hoca istifasından vazgeçip takımın başındaki yerini almıştı. 



Devre arası Antalya kampında bir koşu testi düzenledi Aykut Hoca. Bu koşu testinde 2 km'nin üzerine çıkan oyuncular sadece Kuyt ve Meireles oldu. Hoca biraz takıma biraz fırça atınca oyuncular ertesi gün bir test daha istediler. Ertesi gün yapılan testte ise 2 km'nin üzerine bütün oyuncular çıktı. Hocanın kendi kendine sorduğu soru belliydi; ''Ben bu oyuncular nasıl güveneceğim?'' 

Ligin ikinci yarısı başlamış Galatasaray ve Beşiktaş'ın puan kaybettiği haftada Fenerbahçe evinde Elazığspor ile 2-2 berabere kalmıştı. Umutlar giderek sönüyor, taraftar artık sabredemiyordu. Takım kazanması gereken maçları kazanamıyor, ve en ufak bir ilerleme göstermiyordu. Ta ki Emre takıma katılana kadar. Emre'nin geri dönüşü ile Fenerbahçe güzel bir hava yakalamış Sivasspor maçı hariç diğer maçları kazanmıştı. Artık taraftarlar dahada umutluydu, herkese şampiyonluk sorulduğunda imkansız yerine belki diyordu artık.



Ve 24. haftada Beşiktaş derbisine çıkıyordu Fenerbahçe. Lider Galatasaray Eskişehir'de puan kaybetmişti. Ne olursa olsun bu maç kazanılmalıydı. Fakat o da ne? Yine bir adam vardı sahada. Eskişehir'de, Arena'da olduğu gibi. Bariz golü vermemiş, kendi kendine bir el var pozisyonu uydurup Beşiktaş'a gol attırmış bir adam. Ve Fenerbahçe yine hakeme yenilmişti o maçta. 90'da gelen gol ile adete şampiyonluk umutları sönmüştü. Taraftarın heyecanı bitmiş, takımda yüzler düşmüştü.



Toparlarsak, Fenerbahçe bu sezon bir garip hava içinde. Kadro kalitesi olarak belkide ülkenin en iyi kadrosuna sahip olan takım sahaya bunu yansıtamıyor bir türlü. Başkanın inadı, hocanın kendini kalkan etmesi, oyuncuların samimiyetsiz tavırları. Bu haftadan sonra şampiyonluk gelir mi gelmez mi bilemem. Futbolda 10 maç çok ciddi bir süre. Fakat Fenebahçe 10'da 10 yapar mı? Buna hiç kimse kesin yapar diyemiyor. Sorun burada, taraftar takıma güvenmiyor...

Bize Ne Oldu?

Posted by Unknown
Süper Lig: 24. Hafta Neler Oldu?

Gençlerbirliği-İstanbul B.B:

Ankara da oynan zorlu mücadelede gol sesi çıkmadı.Bu sonuçla beraber İstanbul B.B küme düşme korkusunu iyiden iyiye hissetmeye başlarken başkent ekibi ise hiç yoktan iyidir diyerek 1 puanın rahatlığı ile haftayı kapattı. İstanbul B.B adına artık puan kaybının telafisi yok. Yükselişe geçmek zorundalar. Bülent Korkmaz yönetimindeki ekip kadro kalitesi olarak bunu yapacak kapasitede. Bakalım önümüzdeki haftalarda bu sahaya yansıyacak mı? 



Orduspor-Karabükspor:

Ordu da oynanan ve gol düellosuna sahne olan karşılaşmayı ev sahibi Orduspor 3-2 kazanmasını bildi.Kazanmak zorunda olan taraf Orduspordu ve zorda olsa kazanmasını bildiler.Zira bu hafta kaybetmiş olsalar şu anda ligde 17. sırada bulunacaklardı.Fakat galip gelerek 11. sıraya yükseldiler ve bir nebze olsun rahatladılar.



Akhisar Belediyespor-Elazığspor:

Belki de haftanın en zorlu karşılaşmalarından bir tanesiydi. Küme düşme hattını yakından ilgilendiren karşılaşmada Yılmaz Vural ve öğrencileri altın değerinde bir 3 puan aldılar. Hem rakiplerinin moralini bozdular hemde ligin ikinci yarısındaki yakaladıkları havayı devam ettirdiler. Rakip Akhisar ise bu maça dönüm noktası olarak bakıyordu. Ve onlar adına üzücü bir sonuçla bitti karşılaşma. Maç sonu Cüneyt Çakıra büyük tepki vardı. Tepkinin nedeni ise Akhisarın verilmeyen penaltısı oldu.



Medical Park Antalyaspor-Gaziantepspor:

Ev sahibi adına Avrupa ümidinin devam etmesi adına önemli bir karşılaşmaydı.Konuk ekip Gaziantepspor için ise aşağı sıralardan kurtulmak ve Bülent Uygun ile yakalanan güzel havanın devamı adına çok önemliydi. Haftanın en gollü maçında ev sahibi ekip 5-2 gibi tatmin edici bir skorla kazanmasını bildi. Bu maçta dikkat çeken olayların başında Ömer Şişmanoğlu nun sahalara tekrar golle dönmesiydi. Kulübeden gelerek gol atmaya devam ediyor. Gaziantepspor için ise Bülent Uygun yönetimindeki ilk mağlubiyet oldu. Şu anda küme düşme hattının sadece 1 puan önündeler ve her maç final havasında onlar için.



Kayserispor-Mersin İdman Yurdu:

Ev sahibi ekip istikrarlı formunu bu hafta da devam ettirdi ve karşılaşmayı 2-1 kazandı .Ligde son 6 maçta 5. galibiyetini aldı bu hafta Kayserispor. Mersin İdman Yurdu ise aldığı mağlubiyet ile ligin son sırasından kurtulamadı. Ve 5 haftadır galibiyete hasretler. Kümede kalmak için inanılmaz bir ivme yakalamaları şart. Lakin bu ivmeyi yakalayacak görüntüden çok uzaklar. Ev sahibi ise yakaladığı çıkışı sürdürmesi durumunda gelecek sezon kendisini Avrupa kupalarında bulabilir. Bu durumda kimse şaşırmasın.



Bursaspor-Sivasspor:

Ev sahibi Bursaspor Hikmet Karaman ile yakaladığı çıkışı bu haftada devam ettirdi. Takımın lideri durumundaki Batallanın fırsatçılığını konuşturarak attığı gol ile Sivas engelini de aşmayı bildiler. Bu skorla beraber 4. sıradaki yerini koruyan Bursaspor iyiden iyiye Avrupa kupaları için çok güçlü adayız mesajını verdi. Ligi daha yukarılarda bitirme olasılıkları bile mevcut. Sivasspor ise bu hafta puan alamayarak ateş hattı ile arasındaki puan farkını açamadı. Ligde 16. sırada bulunan Elazığspor ile aralarındaki puan farkı yalnızca 2. Eğer Rıza hocanın öğrencileri istekli oyunlarını skora yansıtamazsa önümüzdeki haftalarda büyük sıkıntılar yaşayabilir.



Kasımpaşa-Trabzonspor:

Ligin kapanış mücadelesinde Kasımpaşa kötü günler geçiren Trabzonsporu 2-0 ile geçti. Aslında bu maç ligin en iyi transfer yapan ekibi ile en kötü transfer yapan ekibinin mücadelesi oldu. Kasımpala ilk yarıda oynadığı güzel oyun ve bulduğu goller ile kazandı. İkinci yarıda toparlanan Trabzon ne kadar çabalasa da maçı çevirecek golleri bulamadı ve sahadan mağlup ayrıldı. Bu skorlarla beraber ev sahibi yukarılarda kendine iyi bir yer edinerek Avrupa iddiasını sürdürürken Trabzonspor ise aşağılardan kurtulamadı. Ve onlarda ligin 16. sırasında bulunan Elazığspor ile arasındaki puan farkı sadece 3. Kafkasın öğrencileri beklenen çıkışı yakalayamazsa sene sonu büyük bir hüsranla karşılaşabilir. 






4 Mart 2013 Pazartesi
Oyuncu Performansları

Volkan Demirel: Yıllardır Fenerbahçe'nin en güvendiği isimlerin başında geliyor kaleci Volkan. Önünde oynayan 4'lü savunma hattına hep güven verdi şimdiye kadar. Fakat bu sezon için aynı şeyleri söylemek zor. Sezon başında Galatasaray ile oynanan Süper Kupa finalinde sakatlanan deneyimli file bekçisi ameliyat olmayı reddetmiş ve fedakarlık yaparak kalesindeki yerini almıştı. Fakat günler, haftalar, aylar geçtikçe Volkan'da bir düşüştür başladı. Fiziksel olarak da eski günlerinden uzaklaştı. Omzundaki sakatlık nedeniyle çoğu topa çekinerek müdahale etmeye çalıştı, bir çoğunda da golü kalesinde gördü. Yani tek cümle ile fedakarlık yapayım derken aslında takımına zarar vermeye başladı.



Hasan Ali Kaldırım: Sezon başında Kayserispor'dan transfer edildi.Ziegler'in boşluğunu doldurmak adına.Geldiği gün herkes sol kanadın Gökhan'ı olur yorumları yapıyordu.Halen de bu yorumlar devam ediyor.Verdiği katkı yadsınamaz.Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile herkesi kendine hayran bıraktı.Çoğu taraftarın bir bek olarak hayalini kurduğu adam olmasa da Hasan Fenerbahçe adına çok önemli bir oyuncu.Kötü oyuncu demek haksızlık,zira iyi oyuncu en istikrarlı oyuncudur diye bir söz var.Hasan'da son derece istikrarlı ve iyi bir futbolcu.Uzun yıllar hizmet edecektir.



Reto Ziegler: Geçen sezondan tanıyoruz Reto'yu. Mücadeleci bir oyuncu. Hasan'a alternatif olarak gelse de son dönemde Hasan'ı kulübeye gönderdi. Şahsi görüşüm bazı maçlarda gözüm arıyor Reto'yu, fakat genel anlamda bakarsak Hasan Reto'dan daha iyi bir bek. Reto ise muhteşem bir alternatif. Bunun nedeni ise fizik olarak kötü durumda olması. Lokomotif'den çok kötü geldi. Ve fizik olarak bekleneni veremiyor. Bu nedenle Hasan'a alternatif olması takıma adına daha olumlu olacaktır.



Egemen Korkmaz: Geçen sezon Beşiktaş'da muhteşem bir yıl geçirdi. Her ne kadar ayağı kötü olsa da müdafaa olarak ülkenin en iyi yerli stoperi diyebiliriz. Lakin iş oyun kurmaya gelince Egemen'den bir şey beklemek saçma oluyor. Savunması ne kadar iyiyse oyun kuruşu, top dağıtışı da bir o kadar kötü. Yanında iyi ayaklı bir stoper olursa Egemen rahatlıkla iş yapar bu takımda.



Bekir İrtegün: Bekir'e hep ön yargım vardı.Halen de var.Benim futbol anlayışıma göre Bekir Fenerbahçe'nin stoperi olacak bir kapasitede değil.Eleştiri değil bu,performansına dayanarak söylediğim bir cümle.Zaman zaman çok kritik hamleleri de olsa bazen kendine aşırı güveni başına çok iş açıyor.Ve bunun değişmesi için çaba da göstermiyor.Ondaki tek gelişme fiziksel.Oyun mantığı olarak aynı.Ve bu mantık devam ettikçe Bekir asla Fenerbahçe'nin stoperi olamaz.



Joseph Yobo: Yobo'nun Fenerbahçe macerası 2 sene önce başladı.İlk geldiği sezon Lugano ile inanılmaz bir savunma hattı oluşturan Nijeryalı bu sezon bir hayli düşüşte.Gerek fiziksel gerekse kafa olarak pek futbolla ilgilenmiyor.Şüphesiz o kötü olduğunda Fenerbahçe daha da zorlanıyor.Oyuncu profili olarak ilk hamleleri inanılmaz ve yerinde yapan bir oyuncu Yobo.Belki de ülkenin en iyisi.Fakat dediğim gibi eski günlerinden uzak.Umarım kısa zamanda toparlar.



Gökhan Gönül: Gökhan yine bildiğimiz Gökhan. Koşan, yorulan, mücadele eden, sahaya karakter koyan bir oyuncu. Ve şüphesiz ki takımın en iyilerinden. Onun hakkında söylenecek pek fazla söz yok.



Raul Meireles: Sezon başı kanayan yara olan orta sahaya transfer edildi.Toplam maliyeti 20 milyon EURO civarında.Fakat bunu henüz sahaya yansıtamadı.Yani 20 milyonluk bir fark yaratamadı. Her geçen gün dahada alışarak ve üstüne koyarak gitmesi gerekirken, o dahada geriye gidiyor ve kafa olarak kesinlikle burada değil. Hocanın kesinlikle bir görüşme yapıp Raul'u tekrar motive etmesi şart. Yoksa işimiz çok zor.



Cristian Baroni: İstikrarsız kelimesi onu anlatmaya yetiyor aslında. Canı isteyince oynayan canı istemeyince oynamayan bir adam Cris. Yorumcu Ali Ece'nin de dediği gibi; bir maç 10 üzerinden 8-9 ile oynuyor diğer 4-5 maç 10 üzerinden 5-6 ile oynuyor. Dün oynanan Beşiktaş derbisinde oyundan çıkarken ki tavrı da zaten Cris'i anlatıyor. Gamsız,umursamaz bir oyuncu. Umarım o da bir an önce kendine gelir.



Emre Belözoğlu: Devre arası transfer döneminde yuvasına tekrar döndü. Taraftar onu o da bu taraftarı çok özlemişti. Onu da tek kelime ile anlatmak gerekirse ruh diyebiliriz. Takıma kattığı hava,getirdiği fiziksel direnç ile kesinlikle farkını ortaya koydu. Ve Fenerbahçe'nin bu aralar düzelen futbolunun baş aktörü.



Mehmet Topal: Yerli olarak en iyi top kesicilerden. Nokta transferlerden oldu diyebiliriz. Zaman zaman form düşüklüğü yaşadığı da oldu. Fakat onun form düşüklüğünün sebebi aslında takımın form düşüklüğü oldu. Yani Mehmet tam bir takım oyuncusudur. Sistemin parçasıdır. Takım iyiyse Mehmet de iyidir,takım kötüyse oda kötüdür. Kıymetinin bilinmesi gereken oyunculardan bence.



Caner Erkin: Caner benim hayatımda gördüğüm en yetenekli ve en hırslı oyunculardan. Fakat bunlara paralel olarak yine hayatımda gördüğüm en aptal oyunculardan. Bazen şahsi oyunu, bazen rakiple uğraşması, bazen de hakemlere oynaması. Caner bunları yapmak yerine sadece oyununa odaklansa Fenerbahçe'de efsane kanat oyuncularından bile olabilir.



Sezer Öztürk: Fenerbahçe taraftarının en çok sahada görmek istediği oyunculardan Sezer. Büyük umutlarla gelen fakat bir türlü beklenene seviyeye gelemeyen bir oyuncu. Bu sezon istediği şansları buldu aslında. Çok da iyi değerlendirdi, fakat yaşadığı talihsiz sakatlık ne yazık ki onu yeniden kadro dışına itti.Ne zaman toparlar bilemem.



Mehmet Topuz: Şampiyon olunan 2010 / 2011 sezonunun istikrarlı yıldızı. Geldiği günden beri enerjisi, fizik gücü ile fark yaratan bir oyuncu. Fakat bu sezon onunda üstünde ölü toprağı var desek yeridir. İstenilen ve beklenen seviyeye bir türlü kavuşamadı. Bu saatten sonra da ulaşacağını düşünmediğim bir oyuncu.



Milos Krasic: Şahsi olarak büyük umudum olan bir oyuncuydu. Çok şeyler beklediğim,forma girerse ligi omzuna alır götürür dediğim bir oyuncuydu. Fakat hevesim kursağımda kaldı. Spartak maçında yaşadığı sakatlık ile düşüşü başladı Krasic'in, ve o günden sonra pek şans bulamadı. Bulsa da etkili bir oyun sergileyemedi. En son şans bulduğu 1461 Trabzon karşısında oyunu umut verse de Krasic halen beklediğim Krasic değil. Umarım gelecek sezon bambaşka bir Krasic izleriz.



Miroslav Stoch: Stoch'u ilk geldiği günden beri beğenmiyorum. Taraftarın gözünde çok büyüttüğü bir isim. Jeneriklik golleri haricinde takıma pek katkısı olmayan, tam anlamıyla Fenerbahçe'nin şu oyun sisteminde iş yapmayacak bir oyuncu. Yani olmazsa olmaz değil. Olursa iyi bir alternatif olur, olmazsa aranmaz. Caner'in olduğu takımda Stoch'a şans vermek biraz acımasızca olur.



Dirk Kuyt: Sevgili Önder hocamızın deyimi ile ''Pilli Bebek''. Sahada hangi görevi verirsen ver layıkıyla yapan bir oyuncu. Tecrübesi, oyun karakteri, idman devamlılığı ile örnek bir profesyonel. Bir dönem form düşüklüğü yaşasa da yine toparlanma sürecine girdi. Bunlara ek olarak taraftarında en çok eleştirdiği isimlerden. Bunun nedeni beklentinin çok yüksek olması. Kuyt yetenekleri sınırlı bir oyuncu, beklentiyi düşürürsek daha çok tatmin oluruz ve Kuyt'ı daha çok beğeniriz diye düşünüyorum.



Moussa Sow: Türkiye'ye gelmiş en iyi forvet bana göre. Pozisyon alışı, gol vuruşu, fiziksel durumu ile tam bir golcü. Bunun yanında saha içinde ve dışındaki profesyonel ve beyefendi duruşu ile taraftarın sevgilisi. Puan kaybedilen maçlarda ilk reaksiyonu veren adam. Üzüntüsünü dışa vuran, takım puan kaybettiği için üzülen bir oyuncu. Kısaca Fenerbahçe'nin göz bebeği diyebilirim. Özellikle bu sezon sahaya tam bir karakter yansıtıyor. Attığı goller, takım arkadaşlarını ateşlemesi, hücumdaki inanılmaz katkısı.. Her şeyiyle Moussa muhteşem bir oyuncu.



Pierre Webo: Transfer edildiğine en çok sevindiğim oyunculardan. 6-7 yıllık La Liga deneyimi,ülke futbolunyu biliyor olması, ileride inanılmaz bir pasör olması transferine sevinmemin başlıca nedenleri. Nitekim yanılmadım da. Webo geldiği günden beri savaşan, mücadele eden, golleri ile katkı veren, ileride arkadaşlarına servis yapan bir adam oldu. Böyle devam edecektir. En ufak bir şüphem yok.





Oyuncu Performansları

Posted by Unknown

Hürriyet

Sitemizi Takip Edin

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Sayaç

Copyright © Furkan'ın Klavyesinden -Volkan ASLAN- Powered by Blogger - Designed by Volkan Aslan