Archive for 2013-03-31

5 Nisan 2013 Cuma
AMSTERDAM YOLUNDA EMİN ADIMLARA

Takımız dün tarihinde ilk kez yükselme başarısı gösterdiği UEFA Kupası'nda, yeni adıyla UEFA Avrupa Ligi'nde, çeyrek ilk maçına çıktı. Rakip, İtalya'nın kalbur üstü takımlarından Lazio idi. 2-0'lık net bir skorla sahadan ayrılan takımımız rövanş için büyük avantaj sağladı. Yazıma oyuncularımızı ve teknik heyetimizi tebrik ederek başlamak istiyorum.



Saha içine bakacak olursak, Fenerbahçe maçın genelinde ilk yarının son 15 dakikası hariç oynaması gereken oyunu oynadı. Zaman zaman İtalyanların oyunu soğutmaları, takım halinde iyi kapanarak oyunun temposunu düşürmesi de Fenerbahçe'nin ilk yarıda vitesi arttırmasına engel oldu. Özellikle kaleci Marchetti'nin maçın başından itibaren bu işi muazzam şekilde yaptığını gördük. 

İlk yarıda Fenerbahçe fazla açılmadan, Avrupa'da alıştığımız dengeli ve kontrollü oyununu sahaya yansıttı. Ne şuursuzca hücum yaptı ne de taraftarını sıkacak kadar savunma. Her ikisi de dengeliydi. İlk yarı adına olumsuz noktalar Cristian'ın alışık olduğumuz o sorumsuz oyunu, taraftara saç baş yolduran top kayıpları ve Reto Ziegler oldu. Lazio'nun maç genelinde pozisyonu yok fakat tehlikeli diyebileceğimiz atakları Reto'nun kanadından geldi. Lazio'nun oradaki etkili ismi Candreva azımsanmayacak derecede zorladı Reto'yu. Tabi bunda tam anlamıyla sol açık diyebileceğimiz bir kanat adamımızın olmayışı da etkili oldu. 

İkinci yarıda ise herkesin ortak yorumu Fenerbahçe'nin bu takıma gol atacağıydı. Nitekim ikinci yarıda da öyle oldu. Rakip takımdan Onazi'nin 47. dakikada gördüğü kırmızı kart ibreyi tamamen Fenerbahçe'ye çevirdi. İtalyanlar o dakikadan sonra hücumu değil tamamen savunmayı düşündü diyebiliriz. O dakikadan sonra Fenerbahçe öyle bir baskı kurdu ki rakibine, taraftarlar tribünde futbolcular sahada Lazio'ya karşı saldırdı. Saldırdı fakat gol bir türlü gelmedi. İşte o sırada kulübeden Caner hamlesi geldi. Son oynanan Akhisar maçında eleştirilen Caner maçın 71. Dakikasında Mehmet Topal'ın yerine oyuna girdi. Ve bu hamle zaten maçı getirdi. Mehmet Topal'ın üstlendiği kesici görevine ihtiyacın kalmadığı dakikada oyuna giren Caner iki golde de rol oynadı. Dakika 78'de gelen ilk golde penaltı pozisyonunun içindeydi, yine 2. golün geldiği dakika olan 90. dakikada da Kuyt'ın tamamladığı topu kaleye gönderen isim oldu Caner. Akhisar maçında kırdığı taraftarının gönlünü almayı da başardı.

Takım her zaman şununla eleştiriliyordu: ''1 gol bulup geri çekiliyoruz'' . Bu serzenişte bulunan herkese sonuna kadar hak veriyordum. Dünkü maçta dikkat çekilen diğer nokta da Fenerbahçe'nin birinci golden sonra yine saldırmasıydı. Taraftarının muhteşem desteğini de arkasına alan oyuncularımız farkı ikiye çıkardı. Kendi düşüncem, bir 5 dakika daha olsa belki 3. golü bile bulabilirdik, takım o derecede istekliydi.



Kişisel anlamda parantez açılacak bazı adamlar var bu maçta. Volkan ile başlamak lazım. Kalecilik becerileri olarak Volkan'a fazla iş düşmedi bu maçta. Fakat kaptanlık anlamında çok iş düştü, ve layıkıyla yerine getirdi. Top her ayağına geldiğinde hep sabırsız olan tribünleri sakinleştirdi hem de saha içinde mücadele eden arkadaşlarını motive etti. Bu anlamda Volkan çok iyi bir maç çıkardı. İkinci değineceğim isim ise Webo. Geldiği günden beri sahada samimiyeti ve bütün kapasitesi ile mücadele eden Webo dünde harika işler çıkardı. Bunları gol atmamış olsa da yazacaktım. En iyi yaptığı servis işini yine muazzam şekilde yaptı. Penaltı pozisyonun öncesinde Sow'un şutu kornere çıkmış ve o kornerin devamında penaltı kazanmıştı takım. O pozisyonda da Sow'a pası veren isim Webo oldu. Oynadığı şahane oyunu bir de golle süsleyerek Fenerbahçe forması ile çıktığı 10. maçında 6. golüne imza attı. Dikkat çeken üçüncü isim de Dirk Kuyt oldu. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile yine sahada ayak basmadık yer bırakmadı dün. Sanki aynı adamdan sahada 2-3 tane vardı. O da Webo gibi güzel oyununu golle süsledi. Parantez açacağım son isim ise birçok kişi tarafından maçın adamı olarak gösterilen Raul Meireles. Son haftalarda yükselen formunu bu maçta da devam ettirdi. Tabir-i caizse ''Raul Meireles'' gibi oynadı. Bunda tabi hocanın da etkisi var. İlk yarıda daha geride görev verdiği Meireles'e ikinci yarıda bir tık önde göre verdi, ve Raul gerçekten hepimizi mest eden bir oyun oynadı. Bunda belki biraz da BATE Borisov deplasmanında gördüğü kırmızı kartın mahcubiyeti olabilir, kendini taraftara ve takım arkadaşlarına affetirmek istemiştir, bilemiyorum. Bildiğim tek şey sahada görmek istediğimiz Raul Meireles'in bu adam olduğu. Güzel oyununu o da Kuyt ve Webo gibi golle süsleyebilirdi fakat direkler ve kaleci Marchetti buna izin vermedi. 



Yazımı Aykut Kocaman'a değinerek bitirmek istiyorum. Hocamızın bugün doğum günüydü, ve en güzel hediyeyi sahada oyuncuları verdi. Bizde buradan kendini överek hediyesini verelim. ''Oyunu okuyamıyor'' denen Aykut Kocaman dün 71. Dakikada yaptığı değişiklik ile maçı aldı. Başka bir deyim ile İtalyanların fişini çekti. Bu galibiyette aslan payı onundur. Kendisini tebrik ediyorum. 

Hürriyet

Sitemizi Takip Edin

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Sayaç

Copyright © Furkan'ın Klavyesinden -Volkan ASLAN- Powered by Blogger - Designed by Volkan Aslan